bebek gelişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bebek gelişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ocak 2015 Salı

14. Ay

Uzun zamandır yazamadım. Zaman çok hızlı geçiyor ve insan hemen unutuyor. Neyi ne zaman yapmaya başladı Adacığım bunları hatırlamak gerçekten çok zor. Her ay Adacığın yeni yapmış olduğu şeyleri not tutuyor olmam bu yazıları yazarken bana çok yardımcı oluyor. Tabi not almayı unuttuğum şeylerde oluyor ama elimden geldiğince her şeyi yazmaya çalışıyorum.

İşte karşınızda 14. ayımızın detayları:

26 Kasımda "de-de" demeye başladı. Canı isterse söylüyor canı istemezse sadece baba diyor :) Anne deyip demediği hala tartışma konusu; sanki ağlarken diyor gibi..:))

30 Kasım 2014 de ilk hayvanat bahçesi gezimizi yaptık. Bunu daha detaylı yazmıştım bu nedenle burada tekrar bahsetmeyeceğim.

5 Aralıkta daha önce sıklıkla deneyip yapamadığı bir şeyi yaptı ve mızıkayı çaldı ve yapabilmek çok hoşuna gitti. Mızıka ağzında odasının içinde dört döndü.. :))

 

Biliyorsunuz ki Adacık dağıtmayı pek bir seviyor. Kitapları aşağıya indirsin, bir kutu oyuncağı odanın dört bir tarafına saçsın bayılıyor. Şimdilik toplama kısmıyla pek ilgilenmiyoruz ama 9 Aralıkta bunun tersini yaptı:) Fazla oyuncaklarını sakladığım bir kutu vardı o kutuyu güzelce açtı içinden oyuncakları çıkardı. Logoların olduğu kutuyu bulup tek tek tüm logoları çıkardı ve bir bir hepsini inceledi. Sonra ikimiz beraber incelediği logo parçalarını kutunun içine tekrar koyduk ve logo kutusunun kapağını kapattık. Ben odasından çıktım oda oyuncak kutusunun içindeki ayıcığı alıp peşimden geldi. Bana gösterdi sonra tekrar odasına gidip ayıcığı kutusunun içine koydu. Evet bunları her zaman yapmıyor ama yine de bu bile çok güzel bir gelişme. İstediği zaman yapıyor yani..:)

Aralık ayında biraz hastaydık burnumuzda bazı günler musluk gibiydi. 14 aralıkta babacığı"Burnun akmış kızım"demiş. Oda koşmuş mendili almış getirmiş babasına sil diye vermiş. Şeker şey yaaa..!!

13 Aralıkta ilk defa top havuzuna girdik. Zıp zıpı da çok sevdik;))



Herhalde yaşı gereği olsa gerek öğrendiği, yeni yaptığı şeyleri sürekli yapmak istiyor. Bu ay bunlardan biride takla atmaktı. Sürekli bize bakıp başını eğip yere koyuyor ki ona takla attıralım. Bende takla atarken halı üzerinde olmasına dikkat ediyorum bir yeri acımasın diye. 14 Aralıkta mutfakta yine yere takla atmak için koydu bende "Burada olmaz kızım içeri gidip yapalım" dedim. Bizimki hemen kalktı pıtı pıtı yürüye yürüye salona gidip halının üzerine geçti ve takla pozisyonunu aldı. Bizde hemen isteğini yerine getirdik melişimin.. :)


Sürekli bize yaptırmak istediği diğer bir şey ise baş aşağı sallanmaktı. Babacığı hasbel kader Adoşu tuttu bacaklarından kaldırdı havaya ve salladı. Duduşun bir hoşuna gitti ki kıkır kıkır gülmeye başladı. Eee babası yoruldu tabi bir süre sonra ama bizim ki cıııkkk anlamadı. 13 Aralıkta gece yatana kadar babasına aynı şeyi yaptırdı durdu.. :))
Birde beraber spor yapıyoruz. Yere yatıyor "Ayaklar havaya" deyince havaya kaldırıyor, "Ayakları aç"deyince açıp "Açtık" diyoruz. Bu hareketler pek bir hoşumuza gidiyor... Gelen herkese de hünerlerimizi gösteriyoruz. Hem de çok eğleniyoruz.

 

Aralık ayında birde doktor ziyaretimiz oldu. Minik kuş çoookkk öksürüyordu ama hasta değil. Dedim ki "ben uzman doktor Hazal" bu kızın kesin alerjik bir şeyi var. Çünkü öksürüyor ama hasta değil kesin yediği yada çevredeki bir şeyler dokunuyor. Bulduk İzmit'te bir alerji doktoru tuttuk yolunu(13 Aralık). Başta bizimki sevdi doktoru normalde doktordan pek korkmasına rağmen ondan korkmadı. Sevimli bir doktordu da ama iş alerji için kan almaya gelince değişti. Bizim tontik korkudan ağlar, doktor bir türlü damarı bulup kan alamaz, Adacık ağladığı için biz anne baba sinir oluruz. Sonuç kan aldırmadan çıktık tabi. Bir sonraki hafta özel bir hastanenin laboratuvarına gidip orada bir hemşireye kan aldırdık. Anneciğim yine ağladı tabi ki ama hemşire çok profesyonelce işini yaptı ve hemen aldı kanı. Kan testinin sonucu ise negatif Adaş'un süte - yumurtaya- toza akara alerjisi yokmuş. Belli bir süre sonra da öksürüğü geçti. Evet kabul ediyorum çok uzun sürdü 1 ayı geçti nedenini de bulmadık ama en azından alerji opsiyonunu ortadan kaldırmış olduk..:))

İstanbul da bu yaşta ki bebeklerin gidebileceği oyun grupları var ki bizde bir tanesine deneme amaçlı gittik. Aslında baya da beğendik ama bize çok uzak olduğu için her hafta İstanbul'a gitme opsiyonu bize olabilir bir şey olarak gelmedi. İstanbul yerine İzmit'te acaba böyle yerler var mıdır diye tekrar bir araştırma yaptım ve Neşe Erberk - Jollyfull un kreşinin her hafta sonu bebekler için anne- bebek grubu olduğunu öğrendim. Sevindirik olduk tabi hemen tuttuk yolunu. Ama ilk dersten sonra tam bir hayal kırıklığı yaşadık çünkü İstanbul'da gittiğimiz kursla hiç bir alakası yoktu. İstanbul' da gittiğimiz kurs yaşına uygun bir onu geliştirebilecek bir eğitim verirken İzmit'te ki ise sadece yapmış olmak için yapılmış bebeğin gelişiminden çok oyalamaya yönelik bir programdı; en azından bizim hissiyatımız bu yönde. Ama hakkını vermeliyim ki orada çalışan kızlar çok sevimliydiler ve Adayla da çok ilgilendiler. Ada da insanları çok sevdiği ve orası farklı geldiği için kreşi baya sevdi. Bu nedenle ilk dersten sonra bırakmayıp 1 ay boyunca devam etmeye karar verdik. Diğer dersler daha güzel geçti. Ama yukarıda belirttiğim nedenlerle anne-bebek grubuna devam etmemeye karar verdik. Aslında gitmiş olmamız iyi oldu çünkü kreşle ilgili kabaca bir düşünceye sahip olduk. Adacık 3 yaşına geldiği zaman büyük konuşmak istemiyorum ama bu kreşe onu vermeyi düşünmüyorum.

 

19 Aralıkta dedemiz bize çadır almış. Salonun orta yerine kuruldu tabi hemen(1 hafta sonra Adanın odasında yerini buldu). Bizimki meraklı meraklı etrafında dolanıp içine girip çıktı. Ama minnoş bir türlü kafasını eğmek istemedi girereken tabi hal böyle olunca bizimki alışana kadar sürekli takıldı. İçinde oturuyoruz oyun oynuyoruz uyuyoruz. Ama en çokta saklambaç için kullanıyoruz;)) Minik kuşum sürekli içine girip saklanıyor;))


Ve son bombamız; 20 Aralıkta minik kuşuma "Adın ne?" diye sorduğumuzda "Ada" diye cevap verdi. Kuzucum adını biliyor da ve cevap bile veriyor. Ama tabi her zaman ki gibi isterse cevap veriyor istemezse kafasını çeviriyor :))










19 Aralık 2014 Cuma

Adoşla Aktivite - Ceviz Yerleştirme

Geliştirdiği yön: İnce motor becerisi
Yaş Grubu: 12-15 ay
Gerekli malzemeler:
Ceviz (boğazına kaçmayacak büyüklükte başka malzemeler de olabilir; kestane gibi)
Çoklu Kek kalıbı

10-15 tane soyulmamış ceviz ve kek kalıbını alarak Adoşun yanına gittim. Yaydığım masa örtüsünün üzerine oturduk. Kek kalıbını ortaya koydum ve Adoşa göstererek cevizleri içlerine doldurmaya başladım. Duduş acaba bu ne yapıyor ki edasıyla baktı. Sonra kendide doldurmaya çalıştı.


Bir iki taneden sonra sıkıldı ve kalıbı kaldırdığı gibi cevizleri yere döktü kalıbıda ters çevirdi.


Sonra beni şaşırtan bir şey yaptı ve bir tane cevizi alıp kek bölmelerinden birinin üzerine yerleştirdi. Bu benim düşünmediğim aklıma gelmeyen bir hareketti ama Duduş farklı bir açıdan baktı. Ayrıca bu daha zor olduğu için daha geliştiriciydi. Bizde Adoşun istediği gibi yapıp cevizleri Adoş sıkılana kadar kek bölmelerinin üzerine yerleştirdik.


Bunu ilk oynayışımızda eylemden çok Adanın ilgisini ekipmanlar çekti. Cevizlere kalite kontrol yaptı. Kek kalıbını evirdi çevirdi iyice inceledi.

 

Daha sonra ki oynayışlarımızda biraz daha alıştı. Cevizlerin hepsini deliklere yerleştirmesede keyfine göre bir kaç tanesini deliklerin içine atıyor. Ama hala birşeyleri çıkarmak hatta fırlatmak yerleştirmekten daha çok hoşuna gidiyor :))

Bu oyunu çeşitlendirmek mümkün. Biz daha sonra kek kalıbı yerine çikolata kutusundan çıkan bölmeli plastik malzemeyi kullandık. Ceviz yerine de kestane. (Hatta eşyaları ilk Adanın önüne koyduğumda Ada hemen bir kestane alıp bölmelerden birine yerleştirdi.)
İleride renkleri öğrenirken renkleri farklı ürünler kullanılabilir. Farklı bölmelere farklı adetlerde malzeme koyup sayılar çalışılabilir. Artık gerisi bebişimize ve hayal gücümüze kalmış.

12 Aralık 2014 Cuma

13. Ay

13. Ay
Bir ayımızı daha bitirdik. Minik kuşum koşar adımlarla ilerliyor. Peki bu ayımızda neler yaptık?
Adoşun çoksevdiği 3 boyutlu bir kitap var. Daha önce Kitap Fuarı başlıklı yazımda bahsetmiştim. Kitabın içinden köpek, ördek baskılı kağıtlar çıkıyor. Bunları 3 boyutlu çiftliğin üzerine yerleştirip oynamak gerekiyor. Adaş hepsini bir bütün olarak düşürüp hepsini yerleştiremesede bu kağıtların resmin üstüne yerleştirildiğini anladı.Hatta eline aldığı figürleri ahıra falan koymaya çalışıyor. 30 ekimde yine kitabını açmış figürleri dağıtmıştı. Bizdekoltukta oturuyordukfalan koymaya çalışıyor. 30 ekimde yine kitabını açmış figürleri dağıtmıştı. Biz de koltukta oturuyorduk. Adoşa "Kızım hadi bize havhav ı getir " dedik. O da birşeylere baktı aldı bıraktı elinde bir kağıtla geldi. Avucunu açıp bize uzattı ve ne görelim köpeği alıp gelmiş.Tabi biz baya şaşırdık. 31 Ekim de de çorabını koridora atmıştı. Git çorabını al gel dedik Pıtır Pıtır gidip alıp geldi. Yani minnoşum herşeyi anlıyor ama aynı kedi gibi istediğini yapıyor istediğini yapmıyor;))
1 Kasımda 1.yıl kontrolleri için kan verdik. Baya bir ağladı minnoşum. Ama Allahtan sonuçlar iyi çıktı. İdrar tahlili de istemişti ama onu alamadık. Kontrol sonuçta hem 6.ay da hasta olduğunda vermiştik. Şimdi vermesekte olur bence.
1 Kasım da anne - kız ilk kavgamızı da yaptık. Emerken ısırıp ısırıp duruyor minnoş. Bende hafifçene ağzına dokundum yapmasın diye kuzumda oyun sandı daha çok tekrarladı.  Bende küstüm döndüm arkama oda kızdı dön bu tarafa diye bana saldırdı. Dönünce tekrar ısırdı bende kalktım yataktan. Hoş kuzucum da hiç bir suç yok. Ne bilsin minik oyun sandı.   Ama akıllı ben inat yaptım minik kızla; ( Bu olaydan sonra akıllandım tepki vermiyorum artık ısırınca:)
03 Kasımda babam Adoşu gezdirmek için arabasına bindirmiş. Bizim minnoşta oturduktan sonra hemen kemerini takmaya düzeltmeye çalışmış. Demek emeklerimiz meyve verdi ki alışmışta kendi rahatsız oluyor kemersiz. Birde şu araba koltuğuna oturmaya alışsa çok güzel olacak.
Beraber yere yatıp ayaklarımızı havaya kaldırıyoruz.4 kasımdada ayaklar havaya dediğim zaman minik minnoşum ayaklarını havaya kaldırdı.
06 Kasımda AL derken L harfini de belirgin şekilde söylemeye başladı. Ayrıca Açtık da diyebiliyor.Tabiki de harfleri basamıyor ama yerinde kullanıyor. AL-ver-Gel-Açtık-baba diyebiliyor.
Duduşa yemek yedirirken sıcaksa önce üfleyip sonra Adoşa veriyordum. 11 Kasımda minik kuzumda tepsisine koyduğum (zaten soğutmuş olduğum) balığı aldı üfledi ve öyle yedi. Acaba aklında şöyle bir konuşma geçmişmidir?
-"Böyle yapınca ne oluyor ki?"
-"Hiç bir şey değişmiyormuş ne alaka niye yapıyor ki bunu?"
Minik kuzumu biz öpüp öpüp doyamıyoruz. Ufaktaykende öpücükler atıyoruz.. Durucum da bize uzun zamandır öpücük atıyordu ama sesli değil. Elini ağzına götürüp indiriyordu. 11 kasımda ses çıkartmayı da başardı. Artık öpücüklerimiz sesli ;))


Diğdem teyzesi Almanyadan gelirken çikolata getirmişti. Evde biz yerken istedim ki Adaya da çok az tattıralım. Bizim ki çok sevdi tabi. Elini hemen beğendiğini belli eder şekilde sallamaya başladı. 12 kasımda ilk çikolatasını da tatmış oldu kuzum. (Sonradan öğrendim ki aynı sabah parkta birinden çikolatalı kreker alıp yemiş)
Bebekler bu yaşta evde sıkılıyorlar ve sürekli dışarı çıkmak istiyorlar. Bizim minik kuzu da 14 kasımda almış anahtarı eline anneme beni dışarı çıkar diye kapıyı gösteriyormuş. Anahtarın alınması gerektiğini de biliyor minik kuş yani.
Kasımda Yuvacık a kahvaltı yapmaya gittik çekirdek ailece. Minik kuzu orada da koştu kedi köpeklerin arkasından;)



Oturma odasındaki kitaplığın üzerinde benimld Alper in bir fotoğrafı duruyor. 18 Kasım da Duru inatla resmi istemiş. Annemde baba nerde anne nerde diye sorunca bizleri göstermiş ve sonrasında bizleri öpmüş. Minik kedim ya o kadar tatlı ki yaptığı insanın içi gidiyor duyunca;) (içi gitmek ne demekse artık hissimi anlatacak başka kelime bulamadım ;))
Adacığın bezini salonda değiştiriyoruz. 18 kasimda bezini değiştirdikten sonra bezi almış halayla beraber banyoya gitmiş ve çöp kutusuna bezi atmış. Kızım büyüyor......;))

 

18 kasımda kızımla ilk defa yenilebilir boyalarla resim yaptık. Bunu daha detaylıca daha sonra anlatacağım;)

Tedi de desenli güzel kutular gördüm. Adaşun oyuncaklarını koyarız diye de 2 tane aldım. Adacım kutuları görünce ne yapsa beğenirsiniz. Girdi içine oturdu ve bizim kutuyu itmemizi istedi. Sanırım kutuları daha çok Adoşun arabası olarak kullanacağız.


23 Kasımda kuzum Silvia ile tanıştı. Silvia bize geldiği gün arkam kitalığa dönük bir vaziyette kitaplığa hiç bakmadan "Ada Silvia ya kitaplarını göster" bakalım dedim. Önce bi bana baktı bir Silvia ya sonra kitaplığa gidip kitaplarını tutup "Bunları mı demek istiyorsun" der gibi bana baktı. Görev başarıyla tamamlanmış alkış hak edilmişti;))


13 ayımızda yeni başarılar ve başlangıçlarla doluydu. Ada kızımla daha güzel günlere inşallah;))


4 Kasım 2014 Salı

12. Ay

Minik kuşum benim 12. Ayını doldurdu. 1.yaşını aileler ve arkadaşarla kutladık. Yaptığımız hazırlıkları ve detayları bir sonraki yazımda paylaşacağım. Ama öncesinde Adacığım bu sy neler yapmış aklımda kaldığı kadarıyla yazalım.

Damacanadan su aldığımızı fark edip kendide içmeye çalıştı. (30.09.14)

Alt çenede ortadaki 2 dişimiz zaten çıkmıştı. Herkesten farklı olarak üstteki ortalar değilde yanlar çıktı ve sevimli vampire dönüştü kızım. Yine bu ay içinde üst ortadaki dişlerimizide biraz sancılı da olsa çıkardık ve dişlerimizi 6 ya tamamladık.

Ilk ayakkabimizi 03.10.2014 te aldik. Kirmizili pembe cok sevimli bir ayakkabi. Alirken alt tabaninin yumusak icinde bogumlarin olmasina dikkat ettik.

Bu ay ilk Kurban bayramını kutladı. Ve bayramda büyük anneanneleri görmeye Çarşambaya gittik. İlk defa büyük anneanne ve dedeyle tanıştık.

Duduşumuzdan 2.5 ay büyük bir tane kuzenimiz var Aliye; onunla da ilk defa bir araya geldik. Ama daha beraber oynayacak yaşa gelmemişiz. Zaten bizim minnoş daha oyuncağı almadan Aliye kapıyordu. Tabi ne yapsin minik kiz 2 tane minik canavar ablayla büyümek kolay değil aceleci olması gerekiyor;) Öyle böyle 5. Gezisini de tamamlamış oldu (4-12.10.2014)
Çarşamba'da bayram ziyareti sırasında 6 Ekimde köye gittik. Burada tavukları elleriyle besledi. Daha önce Datça dada görüp beslemiştik ama bu sefer kızım iş başındaydı.Avucunun içine parça parça edilmiş ekmek koyduk. Oda tavuklara uzattı. Tavuk alınca da hemen elini çekti. Huylandı heralde. Ama tavuklar yere düşen parçaları yedikçe öyle dikkatli meraklı bir bakışı vardı. Belli ki ne yaptıklarını çözmeye çalışıyordu. Birde ben tavuk ve horozlari gösterip "üüüüüü" diye bağırdıkça oda öğrendi. Şimdi tavuk horoz görünce "üüüüü" demeye başladı. Tavuklarada aynı şekilde sesleniyor ama o benim hatam oldu; olsun artık ilerde düzeltiriz;)
 

12 Ekim de Samsundan arabayla dönerken artık bu kadar yolculuğa yeter deyip isyan etti miniğim. Yol hem onun hem bizim için ızdırap oldu. "Hayır öne geçemezsin Adacım zaten koltuğundan çıkartarak büyük riske giriyoruz."  "Tamam istediğin kadar ağlayabilirsin."  "Ne oldu aşkım" "Pişpişpiş.." "Daaaaa.." "Aaa burda ne varmış!" "Mola verelim biraz" cümleleriyle 12 saatte geldik evimize. Bu kadar uzun yol artık biraz daha büyüyüp laftan anlayınca yaparız. Belki o zaman koltuğunda oturtmak daha kolay olur.

Durucuğum kitapları kitaplıktan atmaya, çamaşırları dolaptan çıkarmaya, sepetin içindekileri boşaltmaya bayılıyor. Daha önceki denemelerimde onları geri koydurtamamıştım. Ama Çarşambada tutuncu renkli seffaf bir sürahi ile ilk denemelerimizi yaptık(07.10.14). Sanıyorum ki içini dışarıddan görebildiği için sürahinin icine birşeyleri koymak ilgisini çekti. İzmit e döndüğümüzde aynı şeyi kitaplar içinde yaptık ve alkış artık kuzucum kitapları da yerlerine koyabiliyor. Ama tabiki de en büyük zevki hala onları yere indirmek;)) Eee ne yapacaksın huylu huyundan vazgecmiyor. Biz sadece toplamayı oyunla Duduş için zevkli hale getireceğiz ki ileride annesi gibi olmasin :D

Bu ay artık evi emeklemeden yuruyerek dolaşabiliyoruz. Zaten 1-2 adım atıyor sonra düşüyorduk. Ama bu ay bu işi baya kavradı minnoşum. Samsunda 9 Ekimde ardarda hiç düşmeden 7 adım attı. İzmit e döndüğümüzde(13.10.14) ise salonun ortasından kapıya kadar yürüdü. Yürürken birde tatlı ki dengede durmak için kollarını yukarı doğru kaldırıp önünde hafifçe birleştirip düştüm düşücem diye hızlı adımlarla ilerlemeye çalışiyor. Sonra pat diye poposunun üstüne düşüyor. Allahtan bezi var yoksa çanağı kırmıştık çoktan. Ama düşüyorum canım acıyor korkuyorum demedi inatla sıkılmadan sürekli deneyerek bu işi 1 yaşına bir kaç gün kala kopardı benim azimli can kızım. Artık tüm odaları istediği gibi gezebiliyor.

Çok hareketlendiği için artık bir an olsun yanından ayrılamıyoruz kuzucuğumun. Zaten yatağı yerde de düşme riski yok. Ama koltuklara dikkat etmek gerekiyor. Daha kendiliğinden çok çabalamasına rağmen koltuklara çıkamıyor. Koltuktan kendi inmeye çıkarken hep ellerinin üzerine inmeye çalışıyordu. Ama 17 Ekim de ilk defa bilincli olarak bacaklarını aşağıya sallayarak koltuktan indi.
Adaya Fisher Price ın "Egitici Masalcı Tırtıl" adlı müzikli bir kitap almıştık. Her sayfasında başka bir müzik var. Kırmızı balık, arı vız vız, benim annem güzel annem gibi çocuk şarkıları var. 20 Ekimde kendi istediği şarkıyı bulmak için sayfaları özenle çevirdi ve istediği şarkıyı buldu ve başladı el çırpmaya. O kadar hızlı öğreniyorki birde fiziksel olarak imkanı olsa herseyi yapacak minnoşum.

21 Ekim de kuzucuma nar verdik. Minik elleri minik parmaklarıyla minik minik narları tek tek alıp ağzına attı. Pek bir sevdi narları ;))
İlk diş fırçanı bu ay aldık. Tabiki de fırçalayamıyorsun ama en azından şimdiden

21 Ekim de onu yatmaya götürdüğümde içeri de oturduğumuzu fark etti ve uyumayıp içeri yanımıza gelmek için ağladı. Yanımızda birkaç saat daha takılıp ancak babasıda yanımıza yatınca uyudu. Uyku gözünden akıyor ama cıık uyumayacağım diye tutturuyor. Gündüz uykuları da iyice azaldı. Bugün saat 07.30 da uyanıp öğlen sadece 15dk uyudu. Kuzum niye böyle yapıyorsun anlamıyorum. Aynı zamanda sütten kesince seni nasıl gece uyutucaz kara kara da onu düşünüyorum. Malum hala memede uyuyorsun;)
Güle güle bir ayı daha bitirdik minik kuzumla.

Kilo: 11.100 kg
Boy: 72.5 cm



9 Ekim 2014 Perşembe

11. Ay

Ay yazmayalı dünya zaman oldu. Kuzucum neredeyse 1 yaşına girecek ben ancak 11. ay yazısını yazabiliyorum..:(( Halbuki bunun dışında da yazacak bir dünya şey var.

Adoşumun geçen gün ilk aylardaki videolarını izledik. Farkettik ki pek bir küçükmüş meleğim. İşin garip yanı daha üstünden bir sene bile geçmedi ama minik kuzumun o hallerini hatırlamıyorum bile. Bu nedenle bol bol fotoğraf ve video çekmek lazım ki hatıralar taze kalsın.

Neler yaptık peki bu ay?
26 Ağustosta dişinin uçlarını çizik şeklinde ilk defa gördük. Altta öndeki 2 diş beraber göründüler. Adet gereği farkedince üzerinde ne varsa dişi rahat çıksın diye yırtmak gerekiyormuş. Bizde üstünde o anda olan beyaz renkli body sini yırttık.  Dişleri ilk gören ben oldum. Hal böyle olunca diş hediyesini almakta bana düştü. Kuzucuk vurmalı şeylere çok düşkün diye ksilofon aldım. Sürekli ilgilenmiyor ama arada gidip gidip tuşlarına basıyor :)

Daha önce kitaplarımızdan bahsederken Sayılar adlı bir kitap tanda bahsetmiştim. Açılır kapanır pencereleri vardı. Minik kuzucum eskiden bunları yırtmaya çalışırken artık bunları yırtmaması gerektiğini öğrendi. Bunu da cee oyununa borçluyuz galiba. Pencerelerin arkasında birşeyler olduğunu bu şekilde keşfetti:))

Ben işteyken Nuran hala yada annem sütü ısıtıp minnoşuma veriyorlar. Adoşta artık sütü görünce "mamma" diye ses çıkartmaya başlamış. Bunu bazen bana da süt isteyince yapıyor...:)

30 Ağustosta eliyle gel gel işareti yaparken "gel" e benzer seste çıkartmaya başladı. Çıkardığımız sesleri ritimleriyle söylemeye çalışıyor. Örneğin "Ha-ha-ha-haa" / "a-aa-aaa"  gibi sesler çıkarınca oda aynısını yapmaya çalışıyor. Datçadayken de yemek isterken komut şeklinde "ver" dedi. Artık konuşmya mı balicaz ne..:))

Ters köprü hala favori hareketi. Ve hala kitaplıktaki kitapları indirmeye bayılıyoruz.


Biz elimizde mısır yerken pek bir ilgisini çekti.Ve kendisi de kemirerek mısır yemeye çalıştı. Tadına da bayıldık:))  (1 eylül)


Bu ay tutunup çok rahat sıralayabiliyor. Tutunduğu sürece tüm odayı bir baştan bir başa kendi kendine dolaşabiliyor.

2 Eylülde biz işteyken annem Adoş'a "anne- baba gelecek" demiş. Bizim Tontişte dudaklarını büzüp ağlama moduna geçmiş. Annem herhalde tesadüftü deyip daha sonra tekrar "anne- baba gelecek" demiş bizim ki yine dudak büzmüş. Ayy tepkiye bak yerim ben o dudakları ya..

7 eylülde ilk menemenini yaptım. Sırf yurmurta sarısından pek te bir lezzetli olmuştu ama bizim kuzu pek bir az yedi:(

Kuzucuğumun odasında duvarda baykuşlu ağaçlı bulutlu kuşlu duvar etiketi var. Kuşlardan 2 taneside yerde. 9 Eylülde Duduşa cik cikler nerede dedim oda gitti duvarda kuşları gösterdi. Çook tatlıydı. Sonra bir daha sordum gitmedi. Ama anlamadığında değilde istemediğinden. Duduşum kedi gibi istemeyince kesinlikle yapmıyor. Mutlak O da isteyecek. Kandırmakta pek bir güç..:))

Elektronik adetlere televizyona karşıyız ama ben bunlara karşı olan tepkisini de çok merak ediyorum. Bu nedenle bazen tv izletip ipad e baktırıyorum. Ipad de bir balon patlatma oyunu var. Ne yapacağını merak ettiğim için arasıra önüne koyup balonları ben patlatıp onunda patlatmasını istiyordum.  9 Eylüle kadar pek ilgisini çekmemişti sadece bakıyordu. 9 Eylülde harekete geçip ilk balonlarını kendi patlattı kuzucuk..:)) Elektrik-elektronik demişken bizim kuzu düğmelere butonlara pek bir meraklı. Gördüğü zaman kurcalamadan edemiyor. İllaki basacak düğmelere :))

Akşamları yemek yerken Duduşa da yediklerimizden veriyoruz. 10 eylülde mama sandalyesinin tepsisine yediğimiz köfteden ufak ufak parçaladım ve önüne koydum bizim minnoş sen eliyle değilde kuş gibi kafasını eğdi ve yedi tüm köfteleri. Çook tatlıydı. Bizden böyle birşey görmedi onu eliyle yemesi için teşvik ettik ama neden öyle yaptı bunu nasıl akıl etti hala bilmiyorum. Emme ile mi bağlantı kurdu acaba?

11.ayımızda anneanne ve dedeyle beraber uzun bir yola çıktık. Marmarise gidip Filiz teyzeyi ziyaret ettik.
Filiz teyzesiyle beraber Marmariste gezdik beraber tekne turuna katıldık. Apo amcası kızıma Duduşun seçtiği bir dövme yaptı..Şaka şaka;bu gelecekte olabilecek olasılıklardan biri diye buraya ekledim :)--

Duduşu çok zorda kalmadıkça  yatakta yatırmıyoruz mümkünse yer yatağı tercihimiz. Filiz teyzesi de bu nedenke salonunda ucumüze yer yatağı yapmıştı. Bizde etraftaki tüm kırılabilecek zarar verebilecek şeyleride kaldırdık.Süper oldu hem ailecek güze güzel yattık hemde Duduş sabah bizden erken uyanınca etrafı emekleyerek gezdi dolaştı sonra yine yanımıza geldi yattı. Çook güzeldi..)) Bundan sonra bizde karar verdik ara sıra hafta sonraları bizde salona üçümüz için yer yatağı yapıp beraber yatacağız.

Marmariste birkac gun kaldiktan sonra da  Datçaya gidip büyük babanneyi ziyaret ettik.Pek bir mutlu oldu minik kuzuyu gorunce:)

Datça da da bol bol denize girdik. Zaten tam bir su kuşu Adacık. Sudaki neşesi öyle farklı ki etraftaki insanları bile çok keyiflendiriyor. Tabi Çeşmede ki gibi bir girdiğinde 2 saat kalamadı mevsim gereği ama yine de günde 2-3 kere girdi. Ama sıra kafamızı suya sokmaya gelince CIIK :( Alışıcaz ama zamanla, hala ümitliyim:)) Datca da kum az tabi taslarada alistik buarada. Dedesinin aldigi kovalara taslari doldurup bosalttik.


 

Hayvanlara alışsın korkmasın onlardan diye hayvan gördüğümüz her yerde Adoş u bir şekilde onlarla yan yana getirmeye çalışıyoruz. Ama huylarını bilmediğimiz için hepsini ellettiremiyoruz. Kaldığımız yerde de bir tane Golden vardı. Adoşu yanına görüdüğümüz zaman Ada heycanlanıp başlıyordu bağırmaya, koca köpekte Ada dan çekinip kaçıp gidiyorudu. Bir türlü elleyemedik. Denize girdiğimiz yerlerden birinde 3 aylık pek bir tatlı köpecikle karşılaştık. Aşıları olan yavru bir köpek tam istediğimiz gibi Adoşun rahatça sevebileceği dişine göreydi. Böylece kuzucum ilk defa bir köpek ellemiş oldu. Hatta köpek Kuzumun yüzünü yaladı. Adoşun eli köpeğin ağzına girdi. Çok sevimliydiler. Keşke yakın bir arkadaşımızın öyle bir köpeği olsa da bol bol bir araya getirebilsek.
Kaldığımız sitede kediler de vardı. Sokak kedisi tabi. Ara sıra onlarıda besledik ve sevdik. Hatta Duduş bir tanesinin kuyruğundan tutu ve kaldırdı. Allahtan kediciğin canı yanmadı da tırmalamaya falan çalışmadı ama babasında ki ve bendeki tepki pek bir komikti tam panik havası:))
Artık tatil boyunca bu kadar kedi köpekle haşır neşir olunca Kuzucum köpeklerin arkasından hav hav demeye de başladı. Miyav diye tekrar da edebiliyoruz ama o zor geldiği için kedi görünce de hav hav diyoruz artık..:))
Datçadayken Adoşun dişleri iyice çıkmış ve tavşan olmuştu. Babannem de Datça da olunca onun yanında da diş buğdayı yapalım istedik. Böylece ilk diş buğdayımız Datça da olmuş oldu. Ama bunun resimleri ve detayları daha sonraki yazıya.

Kilo: 11.2 kg
Boy: 71 cm








3 Eylül 2014 Çarşamba

10.Ay

10.Ayımıza girmiş bulunuyoruz.Kaldı Eylül. Ekimde doğum günümüzü kutlayacağız inşallah. Peki minik kızım bu ay neler başardı?;)
Bir önceki ay oturur pozisyondayken kendini çekip ayağa kalkabiliyordu. Bu ay artık tutunarak rahatça yürüyebiliyor.
Poposunu kaldırarak ters köprü kurmayı adet edindi. Sanırım bunlar ayağa kalkma ön çalışmaları.

Arkaya doğru emeklemeye başladı.
30 Temmuzda çok azda olsa emekleyerek biraz ileri gidebildi.
08 Ağustosta ileriye doğru emeklemeye başladı.
14 Ağustosta yardım almadan emekler pozisyondan oturur pozisyona geçmeye başladı.
17 Ağustosta ilk defa oto koltuğuna oturdu ve ileri dönük oto koltuğunu kullanmaya bu ay başladı)

İlk şeker bayramımızı geçirdik.
Artık giymeyi reddettiği oyuncak olarak kullandığı ayakkabısını eline alıp cırt cırtlarını açabiliyor.
Suzan halasının aldığı bir bebek var. Gobeğindeki dügmeye basınca konuşuyor. Bimiz minnoşa daha önce bunu göstermiştim ama o düğmeyi çıkarmaya çalışmış parmağını üzerine bir türlü denk getirememişti. Şimdi ise istedigi zaman tam üstune getirip butona basmaya çalışyor ama pek gücü yettiği söylenemez.
Bizim yediğimiz herşey ilgisini çok çekiyor bizde birazda olsa tatması için veriyoruz. Akşam yemeklerinde yediğim herşeyden 1-2 tatlığı kaşığı onun istediği kadar veriyorum. Bazen çok hoşuna gidiyor koluma ver diye atlıyor bazende o minicik ağzını kapatıp kafasını bir o yöne bir bu yöne çeviriyor.
Oto koltuğunda oturmak istemedi diye ilk defa küs oyunu oynadik. Anladı galiba. Çünkü kucağıma aldıktan sonra beni öpmeye sevimlilik yapmaya çalıştı. Daha minicik bebiş şimdiden ne yapacağını biliyor;))
Bu ay ilkdefa büyükbaba anne ve halalarla beraber tatile (Çeşme-Ilıca da ev kiraladık)gittik.
Swim trainer ımızı çok aktif olarak kullanmaya başladık. Side de pek başarılı olamamıştık.  Durucum swimtrainerla sığ yerlerde ayaklarını kuma vurdurarak kendini denizde istediği gibi ilerletebildi. Simitle derin suda ayaklarını güçlü çırpmadığı için ilerleyemedi ama istediği yöne çok rahat dönebildi.

Side de kumsala vuran her dalgayı anlamaya calışan gözlerle takip ediyordu. Burada ise dalgalardan da korkmadı; iyice alıştı. Çeşme aslında tam cocuklu ailelere göre sığ ve kum (Zaten kumsalda hep sabah ve akşam belli saatlerde bebekli aileler oluyor). Kuzucuğunda kumla oynarken yüzü gözü hep kum oldu. Buda alerji olup sol gözü şişmesine neden oldu :(  Birde üstüne anneciği Çeşmede minik kuzusunu uyurken 3.defa (daha öncekiler Izmitte oluştu) yataktan düşürdü:( Aslında uçtu desek daha yerinde olur;)


Ay birde bunu yazmadan edemeyecegim kuzum denizde annesini emmeyide ilk defa burada başardı:)) Evet yanlış okumadınız minnoşumu denizde emzirdim; oda emerken elleriyle suya cıp cıp yaptİ; keyfi pek bir yerindeydi anlayacağınız ;))

İlk defa bu ay havuza girdi su kuşum. Minnoşumu Aqua Tots a ilk bu ay götürdük.
Ikea dan aldığımiz renkli halkalarin olduğu oyuncağa önce öcü gibi baktiktan sonra halkaları bir oraya bir buraya savurmuş ve en çokta halkaları birbirine vurarak ses çıkartmayı sevmişti. Şimdi ise birinin oyuncağı tutarak destek olmasıyla beraber halkaları çıkartabiliyor.
Hala en sevdiği şeylerden biri bir yerlere vurarak ses çıkartmak. Acaba vurmalı çalgıların olduğu birşey bulup götürsemmi; İzmitte var mıdır acaba? Belki ilgini çeker.
Dolaptaki eşyaları çıkarmaya bayılıyoruz. Artık kıyafetlerini kendi seçiyor canım ;))

Adoş artık kendi beşiğine pek sığmıyordu. Bu nedenle kendi yatak odamıza Adoşun odasındaki divanda olan yataklardan birini aldıp  kendi yatağımızın yanına koyduk. Geceleri artık Adoş burada yatıyor. Böylece düşme derdi de yok. En fazla yuvarlana yuvarlana yerde yatmış olur. Uyurken hala beni emzik olarak kullanıyor tüm gece ikimiz orada yatıyoruz. Önce Duduş u bir başına yatırıyorum sonra nasıl oluyor anlamadan sabah orada uyanıyorum:))
Hala tavşan olamadık ama çook yakın..;))
(Hatta ben bu yazıyı paylaşana kadar pirinçlerimiz göründü bile)