16 Haziran 2015 Salı

18. ve 19. Aylar

Tembelim ben tembel hem de çook. Yine geciktirdim 18. ay yazımızı. 20. ayımız dolacak ben daha yeni başlıyorum 18. ayımızı yazmaya. Farkettim de artık her yazıma buna benzer cümlelerle başlıyorum. Zaman hiç bir şeye yetmiyor diyeceğim ama bahane gibi olacak. Geride güzel şeyler bırakabilmek için bazen daha fazla emek harcamak, üşenmemek gerekiyor sanırım. Bilmiş bilmiş konuşmalarımı bırakıp 18. ayımıza geçiyorum.. :)
  
Minik kuşum 28 martta bir ilk gerçekleştirdi ve gece 10 dan sabah 06.30 a kadar deliksiz uyudu. Vuuuu....Bu ilk ve tek oldu tabi...! 

30 Martta kalkmış minik kuş uyanmış evde kapalı tüm kapılara vurup "anni - anni" diye beni aramış. O kadar da güzel "anni" diyor ki "anne" demesinden çok daha sevimli duruyor. "Anne" dedirttirmeye çalıştıranlara sakııın diyorum. 

Minik kuşum artık yatakta uzanıp yastığa vurup "yat - yat" deyip annesini çağırıyor. Uyumaktan ziyade emmek için tabi. :)

Her türlü mimik hareketini yapıyor. Ağla Adoş diyorsun ağlama numarası yapıyor, Öksür diyorsun öksürüyormuş gibi yapıyor, gül, ters ters bak diyorsun hepsini yapıyor pekte bir sevimli oluyor. Ben dudaklarımı balık gibi büzüp gluk gluk yapıyorum minnoşta yapmaya çalışıyor. Fare gibi burnumu çekip "fififi" yapıyorum bizim minnoşta tekrarlıyor...



2 Nisan da komşu ziyareti yaptık ve Mete Abisine gittik. Bize ikram edilen üzümlerden yerken gidip Mete abisine de verdi. Adoşun bu özelliğini çok seviyorum; çok paylaşımcı. Umarım büyüdükçe değişmez. Bazen öyle oluyor ki minnoş karşısındaki çocuğa veriyor ama karşısındaki vermek istemiyor. O zaman bizim kelebek aşırıyor. Bir bana bakıyor bir karşısındakine: D

Minnoşumun 18. ayını güzel bir doğu turuyla süslendirdik. Bunu ayrı bir yazı olarak yazacağım.



18. Ayı gezi ile bitirip 19.Aya başka bir gezi ile başladık. Bu sefer hedefimiz Karabük-Safranbolu-Amasraydı. Detayları daha sonraki yazımızda bulabilirsiniz :))

6 Mayısta minik kuşum kaydıraktan ilk defa kimse tutmadan tek başına kaydı. Daha sonrasında bu eylem oturarak kaymak yerine ayakta kaymaya çalışmaya dönüştü..!!

Aynı gün cam bir kap taşırken düştü ve elini kesti. Başta bir şey anlamadı aslında bende anlamadım ama elinden akan kanları görünce hemen müdahale edip kanını durdurmak istedim. Tabi kanı görünce  ve ben bırakmadan bastırınca ürktü ve ağlamaya başladı. Eline bant bağladım tutmak istemiyor çıkarmaya çalışıp "Aç Aç" diyor. Ama çıkarsam kanama devam edecek çıkaramadım. Gece dedeleri ile internetten konuşurken gösterip durdu elini minik kuş..Uff olmuş Uff..

8 Mayısta Nuran Hala banyoda çamaşırlar ile ilgilenirken salonda Halanın telefonu çalmış. Bizimkide pıtı pıtı gitmiş Halaya getirmiş telefonu.

Bu ay biraz korkularla tanışma ayımız aslında. Korku duygusu bu sıralar çok baskın. Sanırım bu da normal bir süreç. Her çocuk bunları yaşıyor galiba.13 Mayısta da ufak bir köpek elini yalamış ve bizim minik kuzu pek bir korkmuş hemen anneme sarılmış ve "Korktu korku" demiş. Akşam ben de eve gelince kapıyı açar açmaz "Anne - korku korku" dedi. "Neden korktun?" kızım dedim."Hav hav" dedi. Köpekten korktuğunu 19 aylık kızım pek bir güzel anlattı annesine.

14 Mayısta pasaport başvurusu için fotoğraf çektirmeye gittik. Adoşun da fotoğrafının çekilmesi gerekiyor. Ama ne mümkün odaya girer girmez kıyamet koptu ve çıkana kadar susmadı ne yaptık ne ettiysek işe yaramadı. O kadar korktu ki anlam veremedik ama birşeyden rahatsız oldu sonuçta. Allahtan yanımızda daha önce çekilmiş fotosu vardı. Fotoğrafçı onu düzgün formata sokup verdi de işimizi hallettik yoksa imkanı yok çektiremezdik.


Pasaport başvurusundan sonra 14 Mayısta Değirmendereye gittik. Parka gönlümüzce oynadıktan sonra bu senenin ilk dondurmasını sahilinde afiyetle yedik.


15 Mayısta balkonda oturup yemek yiyoruz. Durunun tabağına mantar koydum Alperin tabağında da et var. Mantarı yemek istemedi tabaktaki eti gösterip "Et - Et" dedi.

Su ya "Şuyaa" diyor. Her şeyi tekrar edip öğrenmeye çalışıyor. Sorulara cevap veriyor. Nerede diye soruyorsun "orda" diye cevap veriyor. Kendince bir dili var minnoşun sürekli bir şeyler anlatıyor.

19 Mayısta Seka parka gittik. Adoşu da salıncaklara bindirdik. Çocuk parkının olduğu bölgede çimlerde 3 genç kız voleybol oynuyordu. Bizim ki bunlara doğru koşup toplarını istedi. Kızlar buna top attı bizim ki onlara. Sonra kızlar topu oynayalım diye bize verip kardeşleriyle futbol oynamaya başladılar. Ama Adacık bizimle değil onlarla oynamak istiyor. Daldı aralarına topa doğru oda koşuyor. Hatta onlar gol atınca "gooolll" diye bağırdılar bizimkide eller havada onlara doğru koşup "gooll" diye bağırmazmı? Birde koşup onlarla sarıldıı..Çok tatlılardı çookkk..!!!


19.ayımızın son haftasında Bursadakileri ziyarete gittik. Bu hafta Bursa ziyaretimizi farklı kılan ise botanik bahçesine gidişimiz oldu. Botanik bahçesine Nuran Hala, Suzan Hala, babanne, Alper ve Adacıkla beraber gittik. Giderken yanımıza meyvelerimizi de aldık. Çimlerde oturup biraz keyif yaptık. Botanik bahçesinde çiçeklerden, yürüyüş parkurların dışında misafirlerin ilgisini çeken diğer bir husus ise bisiklet kiralama olanağı. Bu sene Alperle spor hedefimizin içinde bisikletle dolaşmakta vardı. Ama ailecek yapabileceğimiz şekilde olması gerekiyordu. Adacığın tabi bisiklet sürme şansı yok:) Bu nedenle Ada içinde bebek koltuğu almak istiyorduk ama deneme şansımız hiç olmamıştı. Botanik bahçesinde bu şansı elde ettik. Minik kuş başta bir garipsedi ama binmekte istedi ve sonrasında pek bir keyif aldı. Bizde bisikleti rahatça sürebildik. Artık gönül rahatlığıyla bebek koltuğu alabiliriz, tabi ramazandan sonra ;)



Tabi bizim  minik kuş Botanik bahçesinde de hemen kendine oyun oynayacak bir abla da buldu :))


19.ayımız da böylece bitmiş oldu. Not alıyor olmama rağmen tabiki de atladığım yazmayı  unuttuğum anektodlar oluyor. Zaten hayat o kadar  hızlı geçiyor ki çoğu zaman Ada nın neyi ne zaman yaptığını karıştırıyorum. Ama en azından kıyısından köşesinden de olsa birseyler yazıyor olmak bunları ileride Duru kızımın okuyacağını hayal etmek mutlu hissetmemi gülümsememi sağlayıp beni yazmam için teşvik ediyor ; ))