baby etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
baby etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Nisan 2015 Çarşamba

15.Ay

Minik prensesim 15. ayını da doldurdu. Artık herşeyi anlıyor, hiç tahmin etmeyeceğimiz tepkiler veriyor. Konuşmaya çalışıyor. Kısacası büyüyor..:)

15.ayında minik kuşum 2.yılbaşını geçirdi. Adoşuma Teyzesi çok tatlı bir yılbaşı kıyafeti almıştı.Giydik onu ve bu yılbaşında Cüneyt Amcası ile Elif Teyzesinin evine gittik. İlhan Amcası, Semih Amcası ve Semih Amcasının kardeşi ve eşi de gelmişti. Eski dostlar hep beraber kutladık yılbaşımızı. Tabi baş rolde Adoş olduğu için eskisi gibi sürekli oyun oynayalım sabaha kadar oturalım olmadı. Minik kuşumda misafirlikte olduğu yeni bir ev yeni yüzler gördüğü için tabi ayrıca bir geç uyudu ama iyi oldu yılbaşına beraber girmiş olduk.




4 Ocakta aşkıcım uyurken Ada dedi.. :) Herhalde uyurken adını soruyorduk oda cevaplıyordu.. :))

Ocağın ilk haftası İzmitte sürekli kar yağdı ve her yer bembeyazdı. 6 Ocakta babamla annem Adacığı 6 Ocakta dışarı çıkarmışlar ve minik kuşum ilk karla tanışmış oldu. İlk kara çıktığında çok şaşırmış hareket etmek yürümek istememiş. Babamın kucağına gitmek istemiş. Tabi napsın minik kuzum ilk defa ömründe böyle birşey görüyor. Düşünün ki uzaya gitmişsiniz daha önce hiç görmediğiniz formda birşeyle karşılaşıyorsunuz ne yaparsınız? Kaç tane soru işareti oluşur kafamızda. Hem merak eder hem korkardık heralde. Minik bebeğimde aynı tepkiyi verdi aslında;)
Kar yaklaşık bir hafta yerde kaldı. Babamlar da bu süreçte bir kaç gün Ada yı dışarı çıkardılar. Ben eve gelirken Adacığıma dışarıdan kar getirdim. Böylece kara alışmış oldu minik kuzum.

21 Ocakta akşam sofrada yemek yerken miniğim yere birşey düşürdü. Annemde onu almak için eğildi. Ada da tam annem eğilmişken saçlarına doğru uzandı ama yakalayamadı. Sonra bana baktı ve elindekini bu sefer bilerek isteyerek yere attı. Ben eğilince de hemen saçlarıma atladı. Yani benim 15 aylık minik kızım büyüdü ufak çapta komplolar bile kurmaya başladı. Ben burada yazarken uzun bir sürede olmuş gibi geliyor ama tüm bunların 1 dk içinde oldu.

Bu ay da en favori oyunumuz saklambaç.  Hele dedesi varsa sürekli saklambaç oynuyoruz. Her odada favori saklanma yerimiz var. Salonda kapının arkası, perdenin arkası, kaloriferin  önü (oyun alısını kendine siper edip arkasına saklanıyor), mutfakta yine kapınin ve perdenin arkası, kendi odasında çadırının içi, yatak odasında yine perdenin arkası. En çok perdenin arkasını seviyor çünkü onu arayan kişiyi rahatça görebiliyor. Onu arayan kişi yaklaştıkça da bir heyecanlaniyor ki pek bir sevimli oluyor.  Birde saklanırken işaret parmağını dudaklarına götürüp "şiiii" demesi yokmu tam yemelik oluyor. Ama minik kuş onu bulan kişiyede "şiiiii.." diyor. Beni buldun da gel beraber saklanalım der gibi ;))

Damacanadan su koymamız pek bir ilgisini çekiyor. Uzun zamandir ilgisini çekiyordu da bu aylarda artık bardağı alıp damacanın yanına gidip su doldurmamızi istiyor. Doldurunca da döke döke bir güzel içiyor;))

Bu ay kapları iç içe koymayı da pek bir seviyor. Üst üste koymaktansa iç içe geçirmek daha bir ilgisini çekiyor. İç içe geçirebileceğimiz kapları saklı köşelerden çıkarıp oynuyor minik kuşum.

 
 









27 Ocak 2015 Salı

14. Ay

Uzun zamandır yazamadım. Zaman çok hızlı geçiyor ve insan hemen unutuyor. Neyi ne zaman yapmaya başladı Adacığım bunları hatırlamak gerçekten çok zor. Her ay Adacığın yeni yapmış olduğu şeyleri not tutuyor olmam bu yazıları yazarken bana çok yardımcı oluyor. Tabi not almayı unuttuğum şeylerde oluyor ama elimden geldiğince her şeyi yazmaya çalışıyorum.

İşte karşınızda 14. ayımızın detayları:

26 Kasımda "de-de" demeye başladı. Canı isterse söylüyor canı istemezse sadece baba diyor :) Anne deyip demediği hala tartışma konusu; sanki ağlarken diyor gibi..:))

30 Kasım 2014 de ilk hayvanat bahçesi gezimizi yaptık. Bunu daha detaylı yazmıştım bu nedenle burada tekrar bahsetmeyeceğim.

5 Aralıkta daha önce sıklıkla deneyip yapamadığı bir şeyi yaptı ve mızıkayı çaldı ve yapabilmek çok hoşuna gitti. Mızıka ağzında odasının içinde dört döndü.. :))

 

Biliyorsunuz ki Adacık dağıtmayı pek bir seviyor. Kitapları aşağıya indirsin, bir kutu oyuncağı odanın dört bir tarafına saçsın bayılıyor. Şimdilik toplama kısmıyla pek ilgilenmiyoruz ama 9 Aralıkta bunun tersini yaptı:) Fazla oyuncaklarını sakladığım bir kutu vardı o kutuyu güzelce açtı içinden oyuncakları çıkardı. Logoların olduğu kutuyu bulup tek tek tüm logoları çıkardı ve bir bir hepsini inceledi. Sonra ikimiz beraber incelediği logo parçalarını kutunun içine tekrar koyduk ve logo kutusunun kapağını kapattık. Ben odasından çıktım oda oyuncak kutusunun içindeki ayıcığı alıp peşimden geldi. Bana gösterdi sonra tekrar odasına gidip ayıcığı kutusunun içine koydu. Evet bunları her zaman yapmıyor ama yine de bu bile çok güzel bir gelişme. İstediği zaman yapıyor yani..:)

Aralık ayında biraz hastaydık burnumuzda bazı günler musluk gibiydi. 14 aralıkta babacığı"Burnun akmış kızım"demiş. Oda koşmuş mendili almış getirmiş babasına sil diye vermiş. Şeker şey yaaa..!!

13 Aralıkta ilk defa top havuzuna girdik. Zıp zıpı da çok sevdik;))



Herhalde yaşı gereği olsa gerek öğrendiği, yeni yaptığı şeyleri sürekli yapmak istiyor. Bu ay bunlardan biride takla atmaktı. Sürekli bize bakıp başını eğip yere koyuyor ki ona takla attıralım. Bende takla atarken halı üzerinde olmasına dikkat ediyorum bir yeri acımasın diye. 14 Aralıkta mutfakta yine yere takla atmak için koydu bende "Burada olmaz kızım içeri gidip yapalım" dedim. Bizimki hemen kalktı pıtı pıtı yürüye yürüye salona gidip halının üzerine geçti ve takla pozisyonunu aldı. Bizde hemen isteğini yerine getirdik melişimin.. :)


Sürekli bize yaptırmak istediği diğer bir şey ise baş aşağı sallanmaktı. Babacığı hasbel kader Adoşu tuttu bacaklarından kaldırdı havaya ve salladı. Duduşun bir hoşuna gitti ki kıkır kıkır gülmeye başladı. Eee babası yoruldu tabi bir süre sonra ama bizim ki cıııkkk anlamadı. 13 Aralıkta gece yatana kadar babasına aynı şeyi yaptırdı durdu.. :))
Birde beraber spor yapıyoruz. Yere yatıyor "Ayaklar havaya" deyince havaya kaldırıyor, "Ayakları aç"deyince açıp "Açtık" diyoruz. Bu hareketler pek bir hoşumuza gidiyor... Gelen herkese de hünerlerimizi gösteriyoruz. Hem de çok eğleniyoruz.

 

Aralık ayında birde doktor ziyaretimiz oldu. Minik kuş çoookkk öksürüyordu ama hasta değil. Dedim ki "ben uzman doktor Hazal" bu kızın kesin alerjik bir şeyi var. Çünkü öksürüyor ama hasta değil kesin yediği yada çevredeki bir şeyler dokunuyor. Bulduk İzmit'te bir alerji doktoru tuttuk yolunu(13 Aralık). Başta bizimki sevdi doktoru normalde doktordan pek korkmasına rağmen ondan korkmadı. Sevimli bir doktordu da ama iş alerji için kan almaya gelince değişti. Bizim tontik korkudan ağlar, doktor bir türlü damarı bulup kan alamaz, Adacık ağladığı için biz anne baba sinir oluruz. Sonuç kan aldırmadan çıktık tabi. Bir sonraki hafta özel bir hastanenin laboratuvarına gidip orada bir hemşireye kan aldırdık. Anneciğim yine ağladı tabi ki ama hemşire çok profesyonelce işini yaptı ve hemen aldı kanı. Kan testinin sonucu ise negatif Adaş'un süte - yumurtaya- toza akara alerjisi yokmuş. Belli bir süre sonra da öksürüğü geçti. Evet kabul ediyorum çok uzun sürdü 1 ayı geçti nedenini de bulmadık ama en azından alerji opsiyonunu ortadan kaldırmış olduk..:))

İstanbul da bu yaşta ki bebeklerin gidebileceği oyun grupları var ki bizde bir tanesine deneme amaçlı gittik. Aslında baya da beğendik ama bize çok uzak olduğu için her hafta İstanbul'a gitme opsiyonu bize olabilir bir şey olarak gelmedi. İstanbul yerine İzmit'te acaba böyle yerler var mıdır diye tekrar bir araştırma yaptım ve Neşe Erberk - Jollyfull un kreşinin her hafta sonu bebekler için anne- bebek grubu olduğunu öğrendim. Sevindirik olduk tabi hemen tuttuk yolunu. Ama ilk dersten sonra tam bir hayal kırıklığı yaşadık çünkü İstanbul'da gittiğimiz kursla hiç bir alakası yoktu. İstanbul' da gittiğimiz kurs yaşına uygun bir onu geliştirebilecek bir eğitim verirken İzmit'te ki ise sadece yapmış olmak için yapılmış bebeğin gelişiminden çok oyalamaya yönelik bir programdı; en azından bizim hissiyatımız bu yönde. Ama hakkını vermeliyim ki orada çalışan kızlar çok sevimliydiler ve Adayla da çok ilgilendiler. Ada da insanları çok sevdiği ve orası farklı geldiği için kreşi baya sevdi. Bu nedenle ilk dersten sonra bırakmayıp 1 ay boyunca devam etmeye karar verdik. Diğer dersler daha güzel geçti. Ama yukarıda belirttiğim nedenlerle anne-bebek grubuna devam etmemeye karar verdik. Aslında gitmiş olmamız iyi oldu çünkü kreşle ilgili kabaca bir düşünceye sahip olduk. Adacık 3 yaşına geldiği zaman büyük konuşmak istemiyorum ama bu kreşe onu vermeyi düşünmüyorum.

 

19 Aralıkta dedemiz bize çadır almış. Salonun orta yerine kuruldu tabi hemen(1 hafta sonra Adanın odasında yerini buldu). Bizimki meraklı meraklı etrafında dolanıp içine girip çıktı. Ama minnoş bir türlü kafasını eğmek istemedi girereken tabi hal böyle olunca bizimki alışana kadar sürekli takıldı. İçinde oturuyoruz oyun oynuyoruz uyuyoruz. Ama en çokta saklambaç için kullanıyoruz;)) Minik kuşum sürekli içine girip saklanıyor;))


Ve son bombamız; 20 Aralıkta minik kuşuma "Adın ne?" diye sorduğumuzda "Ada" diye cevap verdi. Kuzucum adını biliyor da ve cevap bile veriyor. Ama tabi her zaman ki gibi isterse cevap veriyor istemezse kafasını çeviriyor :))