13 Ekim 2016 Perşembe

Laf Cambazı

Tüm minnoşlar gibi bizim minnoşumuz Ada Durumuz da pek bir laf cambazı.3.yaşını kutlamamıza günler kala artık kelimeler türetme, kafiyeler uydurma ardı sıra gidiyor.
Ben de bunları unutmayalım diye yazmaya karar verdim. Bu başlığın altına da aklıma geldikçe bu anekdotları yazacağım.

Sütlemek
Adacık kocaman oldu ama hala biberondan süt içmeyi bırakmadı.Susadığı zaman bile bazen süt istiyor. Yine süt istediği bir gün;                                                                        
Ada    : Anne, süt istiyorum?
Hazal : Su vereyim mi susadın mı Ada?
Ada    : Hayır anne süt istiyorum.
Hazal : Bak istersen önce bir su iç, susamış olabilirsin. Susadın mı su vereyim mi?
Ada    : Hayır, sütttt..!!
Hazal : (Susadığına o kadar eminim ki ısrarlara devam ediyorum) Susadın mı?
Ada    : Hayır susamadım Anne SÜTLEDİM!!
Eee bu cümleden sonra ben mecbur gider süt doldururum :)


Datça da Yüzmek
Geçen gün babasıyla konuşurken aralarında aşağıdaki diyalog geçmiş (Eylül 2016):
.....
Alper : Sen benim kızımsın değil mi?
Ada   : Hayır!
Alper : Beni üzmek için mi böyle söylüyorsun?
Ada   : Hayır seni üzmek için değil Datça da yüzmek için söylüyorum.
(Kahkalar.....)




8 Eylül 2016 Perşembe

Kreş Maceramız

Ada 3 yaşına yaklaştığı için onu daha sosyalleşebileceği, bireyselleşebileceği bir kreşe vermek istedik. Böylece uzun zamandır dönüşümlü olarak bizimle kalan Anneanne ve Nuran Hala da artık kendi evlerine dönebileceklerdi.

Doğrusunu söylemek gerekirse dünya kadar araştırma yaptım. Bir kreşte nelere bakmak gerekir hepsini listeledim, kreşlerin eğitim politikalarını öğrenmeye çalıştım. Çocuğa ne verebilecekler, potansiyelini nasıl ortaya çıkarabilecekler anlamaya çalıştım. Öğretmen – öğrenci sirkülasyonunu sorguladım. Sürekli piskologları var mı yok mu kaç gün geliyor kimdir diye öğrenmeye çalıştım. Facebooktan veli bulup onlarla konuştum. Hatta politik görüşlerini bile inceledim. Ama oryantasyon kısmının ne kadar önemli olduğunu bilemedim. Her gittiğim okulda üç aşağıya beş yukarıya hep aynı oryantasyon sistemini anlattılar; İlk gün 1 saat gelecek yavaş yavaş arttıracağız 1-2 hafta sonra da tüm güne adapte olacak dediler. Ama anlatılmayan çok önemli olan başka şeyler de varmış. Veli adaptasyon sürecine aktif katılıyor mu katılmıyor mu?; Çocuk yukarı çıkmak istemezse ne yaptıkları gibi. Bunların hiç birinden bahsetmediler. Biz de bilmeden çok yanlış bir okul tercihinde bulunmuş olduk.  Uzun arayışlardan sonra asıl istediğimiz okul olmayınca Kocaeli Küçük Şeyler Anaokuluna karar kıldık. Tabi ben öncesinde başka velilerden eğitim programlarını almışım, önerdikleri kitapları, aktiviteleri görmüşüm, hele ki müdüresi Esra Hanım’ın “Biz bu yaşta ki çocuklarda oluşabilecek duygusal düğümlerin önüne geçmeye çalışıyoruz” demesinden öyle bir etkilenmişim ki oryantasyon sürecini hiç sorgulamamışım. Bu konuda da uyarılmamışım.
1 Eylülde okula ilk saat 9 gibi gittik. Gitmeden önce ben Adaya bir çok kez telkinde bulundum. Okulu hep sevsin diye güzel anlatmaya çalıştım. Tabi bizim Duduş da biraz heyecanlandı. Hem çekiniyor hem de gitmek istiyor. Neyse ilk gün öğretmeniyle iletişim kurmaya çalıştık. Tabi benden pek ayrılmak istemedi. Ama sonunda öğretmeniyle sınıfına tek başına çıkabildi. İlk günü gayet güzel atlattık.


2. Gün anneannesiyle beraber gitti. Bu seferde piskologla beraber sınıfına çıkmış. 15 - 20 dk sonra ağlayarak aşağıya inmiş anneme sarılmış iç çeke çeke ağlamış. Ama asıl ne olduysa 3. Gün başladı. Ada bu sefer halasıyla beraber okula gitti. Araya haftasonu girmişti bu nedenle Ada okula biraz daha temkinli yaklaştı sanırım, halasından pek ayrılmak istememiş. Piskologun odasına geçmişler hep beraber otururken piskolog Ada ya hiç bir şey söylemeden arkasından tuttuğu gibi sınıfa çıkarmaya çalışmış. Tabi Ada böyle bir durumda başlamış ağlamaya ama merdivenlerde susmuş ve yaklaşık 45 dk sınıfta vakit geçirmişler. Tabi ben aynı gün hemen Esra Hanım'ı aradım ve durumu sorguladım. O da merdivenlerde hemen sustuğunu sınıfta devam etseydi hemen indireceklerini söyleyince çok önemsemedim. Ama 4. Gün de aynı prosedürü işlemişler yine otururken arkasından tutup sınıfa götürmeye çalışmışlar ama bu sefer Ada daha fazla tepki vermiş. Yukarı çıkardıklarında sanırım ağlaması devam etti ki aşağıya indiğinde gözleri kıpkırmızıymış. Büyük ihtimalle Ada yüksek sesli ağlamayıp iç çeke çeke katılarak ağladığı için aşağıya seste gelmemiş halası da herşeyin normale döndüğünü zannetmiş. Bir de yukarıdaki sınıfta yine aynı şekilde çıkardıkları bir çocuk da sürekli ağlayınca Ada çok etkilenmiş ve sonunda aşağıya indirmek zorunda kalmışlar ve geldiğinde iç çeke çeke halaya sarılmış. Aynı gün ben işten çıkıp da eve gidince Ada bana “Okula gitmeyeceğim” deyip deyip ağlamaya başladı. Her gün saat 9-10 gibi yatan çocuk o gün saat 11,30 da uyuyana kadar “Okula gitmeyeceğim” diye sayıkladı. Gece uyanıp uyanıp yine aynı şeyi söyledi. Tabi ben bu olanları duyunca Ada nın bu kadar etkilenmiş olmasına gerçekten çok üzüldüm. O geceyi resmen sabahladım. Esra Hanım’ı aramak, neden böyle bir oryantasyon yaptıklarını sormak ve Adayı oradan almak istediğimi söylemek için sabah olmasını bekledim.  Yani nasıl olurda her çocuğun farklı olduğunu anlamayan, farklı davranılması gerektiğini kavramayan böyle kurumsal bir kurum olabilir diye sürekli sorgulayıp durdum. Sabah okula Adayı götürmedik. Ben Esra Hanımı aradım. Şansa bakın ki aslında o da beni Ada nın oryantasyonu ile ilgili konuşmak için okula çağıracakmış. Piskologla görüşmüşler Ada bize çok bağımlı olduğu için oryantasyon programına adapte olamamışmış! Kayıt iptaline gidelim diye bir öneride bulundu. Ben de hemen atladım tabi. Gerçekten bir an önce oradan ayrılmam gerekiyor diye hissettiğim için Esra Hanımla hemfikir oldum ve iptal dilekçesi yazdım. Tabi burada çocuk mu oryantasyon programına uymalı yoksa oryantasyon programları mı çocuklara uymalı  gibi bir soru ortaya çıkıyor. Akademik kaynaklar ne yazıyor bilmiyorum ama ben tam olarak Ada ya göre oryantasyon programı bulamazsam da ona daha uygun bir yer bulmaya çalışacağım. Kurumun bu süreçte olumlu ve olumsuz yönleri oldu. Olumlu olarak hemen iptal kararı almaları bence olumluydu; Adayı daha fazla yıpratmamış oldular. Ama başlangıçtaki tavırları hiç söylemeden kaparcasına çocuğu yukarı çıkarmaları (burada bir not eklemek istiyorum; ben ki kızım doğar doğmaz onun altını bile ona söyleyerek alırken okulda bu şekilde bir fiziksel güç kullanılarak hiç haber verilmeden eylemde bulunulmuş olması beni gerçekten düşündükçe rahatsız ediyor), ağlayan çocuğu yukarıda tutmaları ve bir de giriş de kullanılacak kağıt, kalem vs gibi ekipmanlar için almış olduları parayı geri ödememeleri bence olumsuz yanlarıydı. Yani 4 gün-5 saat için baya ciddi bir ücret ödemiş olduk! Hadi o kısmı geçtim asıl Ada nın okul kavramına karşı olan hisslerini çok olumsuz etkilediler. Okulu ağlanan zor kullanılan bir yer olarak algılamasını hiç istemiyorum. Umarım yeni bulacağımız bir kreşle en baştan daha güvenli ve sağlıklı bir ilişki kurarız ve Ada nın bu olumsuz deneyimini terse çevirebiliriz. Yeni okulun için bol şans kuzucuğum... 

Ek:
İzmit'de başka bir kreşe başladık. Burası çok daha sabırlı bir kurum. Anneyi ve çocuğu sıkmadan, aceleye getirmeden davranıyorlar.  Bu sefer tam gün değil yarım gün anlaştık. Sadece Oryantasyon süremiz 3 hafta sürdü. 3 hafta sonunda yarım güne başladık. Başta sadece öğretmeniyle tek başınayken sorunsuz gidiyordu ama sınıfa girdikten sonra gitmek istememeye başladı. Şimdilik aşmamız gereken engel giderken ağlamalarımız.  Sanırım alışma sürecimiz hala devam ediyor! :)

Adoşla Müzik Festivali

Adoşla müzik festivali..
 
2-4 Eylül 2016 tarihlerinde Bursa Nilüfer Belediyesinin düzenlediği müzik festivaline katılmaya karar verdik.
Her ne kadar ilk fikrimiz festival alanında çadırda kalmak olsa da Allahtan böyle çılgınlık yapıp Adoşla 3 gün kalmadık. Bunun yerine Dumanın da sahne aldığı Cumartesi gününü seçip festival alanına 2-3 gibi gittik.
 
Aslında tuvaletler hariç festival alanı gayet güzeldi hatta çocuklar için şişme zıplama alanları da vardı; Adacık da burada baya bir vakit geçirdi.
 
Hiç bilmediğimiz renkli renkli gruplar çıktı ki benim favorim dinlediklerimin arasında Shefita diye bir hatun oldu. Biraz alaturka ama esprili rengarenk bir tipleme. Adanın da ilgisini çekmiş olacak ki o sahnedeyken gözünü büyük ekrandan alamadı halbuki biz aslında oynamak için sahneye doğru gitmiştik.  
 
İlerleyen saatlerde Adanın uykusu geldikçe festivalden zevk alma katsayımızda düşmeye başladı. Aslında festival alanına baya hazırlıklı gitmiştik (plaj çadırı, uyku tulumu, şal). Planımız Ada uyuyunca çadıra yatırmaktı. O uyurken biz de konserin keyfini çıkaracaktık. Ama o kadar yüksek sesli müzikte ne yazık ki Adacık bu planımızdan pek memnun kalmadı. Duman çıktığında uykuya dalmış olan Duduş konserin 2. yarısında uyandı; tabi ağlayarak. Böylece konserin 2. yarısını ben de Adayla birlikte çadırın içinde geçirmiş oldum.  
Atıldığımız festival macerası yarı tatmin, bol yorgunluk olarak ağzımızda tat bıraktı (sanırım biraz da yaşlanmışız !)
 
Bir sonraki festival bekle bizi Adasız :P

Festivale bizim gibi illa çocukla gidecek olanlara öneriler :

 
Çadırda kalınmıyorsa plaj çadırı
Uyuduğu zaman minnoşları sıcak tutacak bir şeyler
Katlanabilir sandalye
Tuvaletlerin durumu malum bu nedenle portatif lazımlık
Peçete / Islak Mendil
Evet evet minik bir kamp gibi düşünülebilir.
Ufak bir not daha; O da kamp alanı konser alanından biraz daha uzak bir yere kurulmalı. Bizim gibi sahne dibi olursa vay halinize!

Not: Bu organizasyon için Suzan Hala ya teşekkürler;)